, , , , , , ,

Kitapla_Mola AYLARDAN AŞK BlogTur || Meral Kır ÇIKMIŞ KİTAPLARDAN ALINTILAR / Serpil KIR

Herkese Merhabaaaaaa!!!!



Kitapla_Mola "AYLARDAN AŞK" Turumuz son hız devam etmekte. Madem serilerimizi BURADAN inceledik, kitap yorumlarımızı da BURADAN ve BURADAN okuyup yazarın henüz kitap halini almamış diğer eserlerini de BURADAN  ögrendik, o zaman sıra yazarın çıkmış kitaplarından alıntılara geliyor.....

Oleeeeeeeyyyyy dediğinizi duyar gibiyim 😉 malum Tanem'li Yağız'lı, Doruk'lu Asya'lı, Ahmet'li Sena'lı ve Barış'lı Serra'lı uzun bir yolculuğumuz var, biraz yâd edelim değil mi? Araya da Mehmet abimizi sıkıştırmakta fayda var 😉

Sıraya girelim bakalım 


AYLARDAN AŞK ALINTILAR




Dolgun dudakları neşeden uzak, acı ile gülümsedi. Ne yazık ki asıl sisin yüreğinde olduğunu bilecek kadar kendindeydi. Farı kapattı.
Ve tam o anda bir ses duydu. Bir çığlık gibi. Sonra bir ışık. Nereden geldiğini bilmeden, sadece bir anda, öylesine.  Sonrası... Acı... Hem de büyük bir acı...
Hissettiği acıya direnerek direksiyonu sıkıca tutmak istedi ama elleri bomboştu. Toparlanmaya çalıştı. Ne yazık ki kımıldaması mümkün değildi. Acıları ağrıya dönüştü. Düşünemiyordu. Karanlıktı. Ürperdi. So0nra sesler duydu. Ağlayan bir kadın bir şeyler anlatmaya çalışıyordu. Ama tam duyamıyor ya da anlayamıyordu.
Çok geçmeden o kargaşanın içinde ihtiyacı olanı duydu.


&&&&&&&&&&

“Bu rüya mı?”
“Kâbus olmasından daha iyidir bence.”
“Gerçek olmaması daha kötüdür.”
“Hım, yani?” dedi Yağız.
“Yani, seni özledim.”
Açıkta kalan genç kızın çıplak omzunu öpen Yağız, “Özlendiğimi bu şekilde duymak çok hoş,” dedi.


&&&&&&&&&&


“Bana o odaya çıkmayı nasıl başardığını söyler misin?” diye sorarken, ses tonunu aynı düzeyde tutmaya çalıştı. “Ve umarım kabul edebileceğim mantıklı bir açıklaman vardır.”
“Gülümsememle açamayacağım kapı yok.”
“Sevimli olmaya çalışma.”
“İyi de ben zaten sevimli biriyim.”


&&&&&&&&&&


Her şeye rağmen bu ailenin bir parçası olmaktan mutluydu. Ne var ki tüm yıllar boyunca bu ailenin bir üyesi olmadığını hissetmişti. O, beyaz kuğu ailesinin çirkin ördek yavrusuydu.


&&&&&&&&&&


Herkesin rolünü kendi yazdığı ve yazarken kendine torpil geçtiği bir hikâyesi vardır.




AŞKI SEÇTİM ALINTILAR



Asya, sevdiği adamı hikâyesini tamamlaması için uzaklara göndermişti. Ancak sayfalara bölünmüş, asla toparlanamayacak kendi hikâyesiyle ne yapacaktı, 
onu bilmiyordu.
Hayata herkesin yarım kalan bir hikâyesi vardı.
Asya’nın payına düşen de bu oldu. Acıyla kavrulup onunla yaşamayı öğrenmek ve herkese, özellikle kendine karşı her şey yolundaymış gibi davranmak. Çünkü Allah yardımcısı olsun ki asla bağışlamayacağı adama hâlâ âşıktı.

&&&&&&&&&&

Adamın ne istediğini idrak etmekte zorlanan Asya’nın yanaklarından süzülen gözyaşlarını az önce başlayan yağmur kamufle ediyordu. Çocukları için savaşmak zorunda kalacak ve onları kaybetme korkusuyla yaşayacak olması yağmura karışan gözyaşlarının sebebiydi. Ancak gizlediği, içine akıtığı yaşlar sonsuza kadar kaybettiğini düşündüğü adam içindi.

&&&&&&&&&&

Tek dizinin üzerine oturan Doruk kafasını kaldırarak “Sevgilim bunu şimdi teklif etmen ne büyük bir incelik,” dedi.
“Bana sevgilim deme!”
“Tamam aşkım.”
“Sadece Asya! Duydun mu beni?”
“Hiç sırası değil bebeğim!” diyen Doruk’un canı oyun oynamak için fazla sıkkın da olsa Asya’nın her zaman için önceliği vardı.

&&&&&&&&&&


Ya olmazsa… Ya gözlerine bakarken ölümü unuttuğu kadın, doğru soruyu sormaz ve Doruk’u dinlemek gibi bir zahmete girmezse diye ödü patlıyordu.

&&&&&&&&&&

Doruk hiç gitmez sanmış, ne olursa olsun kalır diye inanmıştı. Ama Doruk, aşkıyla yücelttiği, ayaklarını yerden kestiği Asya’ya önce değer katmış sonra da yere çalıp gitmişti. Madem gidecekti neden o zaman aşkın bir ömürlük olduğuna inandırmıştı onu. Madem bir gün gidecekti neden o zaman hiç gitmeyecekmiş gibi sevmişti.


YOLUM AŞKA DÜŞTÜ ALINTILAR





“Tamam, sakin ol! Belli ki ortada çok büyük bir yanlışlık var. Söz veriyorum, ben hepsini düzelteceğim.”
Ahmet sözünün arkasında duracağını vaat edercesine yeniden Sena’nın yanına ilerledi. Genç kadın da bu anı bekliyormuşçasına yüzünü Ahmet’in göğsüne bastırıp gömleğini sıkıca tuttu. Sena hıçkırarak ağlamaya başladığında ise, Ahmet nasıl olacağını bilmiyordu ama sözünü tutacağına dair yemin etti.

&&&&&&&&&&

“İyi olacaksın!” diyen Ahmet’e, “İyi olacağım!” diye karşılık verdi Sena. Ama gerçekte ne olacağını görmek için, yaşamaktan başka şansları yoktu.

&&&&&&&&&&

Hayatı ıslak bir sabun gibi ellerinin arasından kayıp gitmişti. Ve Sena’ya kalansa bakıp seyretmek olmuştu.

&&&&&&&&&&

“Efe’nin ölüsü bulundu,” diye kısa bir açıklamada bulundu. Sena uzun cümleler kurmaması gerektiğini zaten öğrenmişti ki şu anda istese de daha fazlasını başaramazdı. Durumun ciddiyetini anlayamamış olan Ahmet’in, “Sevenlerinin başı sağ olsun,” diyen sesinde hiçbir telaş belirtisi yoktu.
“Evet! Evet, başı sağ olsun. Ama ben şimdi ne yapacağım?”
“Sen mi ne yapacaksın? Onu sen mi öldürdün? Telaşının sebebi bu mu?”
“Neee…?!”
“Yurtdışına mı kaçmak istiyorsun? Deniz yoluyla Yunanistan’a gitmek akıllı bir tercih olur.”
“Hayır! Kaçmak falan istemiyorum!”
“Bence de kaçmamalısın, senin yerine polise başka birini teslim ederiz.”
“Saçmalamazsan nasıl olur acaba?” diye ciyaklayan Sena oturduğu yere iyice çöktü.
“Bir katile yardım etmeye çalıştığına inanamıyorum.”
Sena’nın kulaklarında Ahmet’in gülmemeye çalışırken çıkardığı tuhaf ses yankılandı. “Ne yani senin birini öldürmen değil de, benim sana yardımcı olmaya çalışmam  mı saçmalık?”
“Ama ben kimseyi öldürmedim ki!”
“ Bunu duyduğuma sevindim; böylece bir sürü zahmetten kurtuldum.

&&&&&&&&&&

“Hâlâ tek başına kalmaktan korkuyor musun?” diye soran Ahmet onu bu eziyetten kurtardı.
“Aslında korku değil. Çekiniyor ve yalnız kaldığımda beni esir alacak senaryolara izin vermek istemiyorum diyelim.”
“ Bu uzun ve anlaşılmaz cümlenin özeti olarak, korkuyorsun yani.”

AŞKIN KOKUSUNU ALDIM ALINTILAR





Yola girene gitme demek kolaydı; asıl zor ve ağır olan, her şeye rağmen gitme dediğinin gideceğini bilmekti.

&&&&&&&&&&

Serra’nın ne söyleyecek bir sözü ne de yapacak bir yorumu vardı.
Tüm dengeler altüst olmuş, tüm taşlar yerinden oynamıştı ve bundan sonra Serra’nın hayatı bir daha eskisi gibi olmayacaktı.

&&&&&&&&&&

“Ben Barış Dağlı, şimdi bana Serra Sancaktar’a nasıl ulaşabileceğimi söyler misiniz?”
Artık karşısındakinin kim olduğunu bilen ve onun buraya neden geldiği hakkında çok emin olduğu bir fikre sahip olan Serra, şu andan itibaren geri adım atamazdı. “Bir de isimler insanların karakterini belli eder derler, oysa siz soyadınızla bir bütün hâlindesiniz.”
Kadının alaycı bakışlarına eklenen iğneli lafları Barış’ın zaten var olan öfkesini daha da artırdı.
“Size tavsiyem, espri yapmadan önce bunu söyleyin çünkü anlaşılmıyor.”
“Sakın bu durum sizin anlama kapasitenizle ilgili olmasın.”
“Uzun ve süslü cümleler kurduğunuzda daha etkili olmuyorsunuz.”
“Ah, ne yazık!”

&&&&&&&&&&

“Evet, pek hoşlanılacak birisi olmadığınızı fark ettim.”
“Evet, ben de birbirimize benzediğimizi fark ettim.”

&&&&&&&&&&

Artık çocuk olmadığımı, daha doğrusu o imzayı atıp çocukluğumu feda ettiğimi düşünenler olabilir. Oysaki ben çok önce o imzayı atabilmek için zaten pembe düşler ve küçük sevinçlerden vazgeçmiştim. Ama bilmiyordum ki, asıl vazgeçişlerim şimdi başlıyordu. Çünkü her seçenek bir terk edişti aslında ve ben tek bir seçenek uğruna her şeyden vazgeçtiğimi şimdi değil, sonra -hem de canım kanaya kanaya- öğrenecektim..



Alıntılarımız bu kadar 😉 ama süprizlerimiz bu kadarla sınırlı değil. 



Halen devam  etmekte olan instagram Yarışmamıza BURADAN  bakabilir ve katılabilirsiniz. 
Sevgiyle kalın..